top of page
  • Yazarın fotoğrafıgoncaraslayan

Panik Atak

Güncelleme tarihi: 12 Oca 2019

Panik atak, aniden bastıran endişe nöbeti olarak tanımlanabilmektedir. Nöbet başladıktan sonra ilk 10 dakika içinde endişenin şiddeti gittikçe artar, en üst noktaya ulaşır ve sonrasında yavaş yavaş azalarak yok olur.

Elbette bu süreci yaşamak oldukça sıkıntı verici ve korkutucudur. Bu nöbetler bazı durumlarda çeşitli tetikleyicilerin etkisiyle ortaya çıkarken bazı durumlarda da hiçbir neden yokken ortaya çıkabilir. Bu nöbetler kişide bazı fiziksel belirtiler gösterir ve kişide ciddi bir rahatsızlık ve korku duygusu hakim olur. Bu duygularla kişi, çok kötü şeyler olacağını, kalp krizi geçirebileceğini hatta ölebileceğini düşünür. Bu kadar yoğun bir korku hisseden kişi doğal olarak bulunduğu ortamdan bir an önce uzaklaşmak, kaçmak ve kendini güvende hissedeceği ve sağlığının kontrol altında olabileceği bir yere (çoğunlukla bir hastaneye) gitmek ister. Ve genellikle hastaneye gidildiğinde her hangi bir müdahale yapılmasa da belirtiler ortadan kaybolur. Panik bozukluk, panik ataklarının birden fazla kez yaşandığı, kişinin tekrar panik atağı yaşayabileceğine dair sürekli yoğun bir korku ve endişe duyulan ve atakları önlemek için kaçınma davranışlarının görüldüğü ruhsal bir rahatsızlıktır.

Bu süreçte aşağıdaki bulgulardan dört veya fazlası aniden ortaya çıkar ve 10 dakikada zirveye ulaşır:

1. Çarpıntılar, kalbin güçlü atması veya kalp atışlarının hızlanması. 2. Terleme. 3. Titreme, sarsılma. 4. Boğulma veya nefessiz kalma duygusu. 5. Boğaza bir şey kaçmış da boğuluyormuş duygusu. 6. Göğüs ağrısı. 7. Mide bulantısı, karında rahatsızlık. 8. Baş dönmesi, bayılacak gibi hissetmek. 9. Derealizasyon (gerçek değil ya da hayalmiş duygusu) veya depersonalizasyon (kişinin kendinden ayrılması duygusu). 10. Delirme ya da kontrolü kaybetme korkusu.

11. Ölme korkusu. 12. Karıncalaşma, uyuşma, hissizleşme. 13. Üşüme veya ateş basması.

Tüm bu durumları yaşamak elbette kolay değildir. Bu belirtileri yaşayan kişi zamanla tekrar aynı durumları yaşayacağını düşünerek önlemler almaya çalışır. Yalnız başına dışarı çıkamama, araba kullanamama, toplu taşıma araçlarına binememe, yanında sürekli olarak ilaç taşıma gibi davranışlarda bulunabilir. Elbette bu durum kişinin yaşantısını kısıtlayan bir süreçtir. Sık sık acil servise ve doktorlara başvurdukları için hem duygusal hem de manevi açıdan yıpranırlar, iş ve eğitim yaşantıları sekteye uğrayabilirler ve diğer kişilerle ilişkileri bozulabilir. Bu durum kişiyi daha da yorar ve sıkıntıya sokar. Her gittikleri doktordan “hiçbir şeyiniz yok” cevabını aldıkça kendilerini daha da kötü hissederler. Çünkü yaşadıkları belirtiler gerçekten can sıkıcı ve acı vericidir. Bir yanda bu kadar yoğun şekilde fiziksel belirtiler yaşamak, bir yandan hayatın kısıtlanması. Günler geçtikçe işler daha da çıkmaza girer.

PEKİ NE YAPMAK GEREKİR? TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?

Öncelikle gerçekten fiziksel bir rahatsızlık olup olmadığı belirlenmelidir. İlaç tedavisinin yanı sıra psikoterapinin etkili olduğu bilinmektedir. Özellikle bilişsel davranışçı terapilerle tedavideki etkinliği çeşitli araştırmalarla gösterilmiştir. Hastalığın seyri; yoğun bir korkuya sebep olan panik nöbetleri, sonrasında tekrar aynı şeyi yaşayabilecek olma endişesi, bunu engellemek için çeşitli durumlardan kaçınma, günlük yaşantının kısıtlanması ve bu durumun yeniden olumsuz duygulara yol açması şeklindedir. Görüldüğü gibi bir kısır döngü meydana gelir.

Kişi panik nöbeti geçirdiği sırada, yaşadığı fiziksel belirtilerin ölümcül nitelikte olduğuna inanır. Bilişsel davranışçı terapide amaç, kişinin panik atağı sırasında yaşadığı belirtilerle ilgili yanlış inanışlarının değiştirilmesidir. Yaşadığı bu belirtiler sırasında korkmadan onlarla baş edebilmesinin öğretilmesi amaçlanır. Kişinin korku ve panik nedeniyle kaçındığı yer ve durumların ve etkinliklerin bir listesi yapılır. En basit olandan başlanılarak bu durumlarla yüzleşme çalışmaları yapılır. Kişi birinci adımı yapabildiği zaman daha zor olan maddelere geçilerek çalışma devam edilir ve tüm korkulan durumlar bitene kadar çalışmaya devam edilir. Elbette bu çalışma yine uzmanlar tarafından kontrol edilmelidir.

55 görüntüleme

Son Yazılar

Hepsini Gör

Depresyonla Savaşmak

Depresyon ruhsal ve bedensel çökkünlük olarak tanımlanmaktadır. Duygusal, zihinsel, davranışsal ve fiziksel bazı belirtilerle kendisini gösteren bir durumdur. En dikkat çeken belirtisi çökkün ruh hali

Yaygın Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu

Kaygı, elbette yaşamın en doğal parçalarından ve insana dair en olağan duygulardan biridir. Hepimizin günlük yaşantılarımıza dair farklı konularla ilgili kaygıları vardır. Bazen ailemiz, çocuklarımız,

OKB - Obsesif Kompulsif Bozukluk

Obsesif Kompulsif Bozukluk anksiyete (endişe) bozuklukları sınıfından psikolojik bir bozukluktur. Bu bozukluğu yaşayan kişiler, zihinlerindeki kontrol edemedikleri, tekrarlayan ve kaygı yaratan düşünc

bottom of page